ebedî — sf., Ar. ebedī Sonsuz, ölümsüz, bengi Geçtik hepimiz dörtnala cennet kapısından / Gördük ebedî; cetleri bir anda yakından! Y. K. Beyatlı Birleşik Sözler ebedî uyku … Çağatay Osmanlı Sözlük
ebedî uyku — is. Ölüm Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller ebedî uykuya dalmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ebedî uykuya dalmak — ölmek Bu mezarda iki harp ve aile kahramanı ebedî uykusuna dalmıştı. A. Gündüz … Çağatay Osmanlı Sözlük
ebedî — (A.) [ یﺪﺑا ] sonsuz … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
NİSYAN-İ EBEDÎ — Ebedî unutma … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ÂRÂMGÂH-I EBEDÎ — Ebedi olarak dinlenilecek yer, sonsuz olarak istirahat edilen yer, mezar … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TEVEHHÜM-İ EBEDİYET — Ebedî yaşayacağını zannedip Allah ın emirlerinden ve âhiret için hazırlanmaktan gaflet etmek. Hiç ölmeyecekmiş gibi evhâm ile sâdece bu dünyayı ve dünya menfaatlerini düşünmek.(Dünyada, tevehhüm ü ebediyet hükmünce gaflet veya dalâlet… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
meñgü — ebedi, daima, sonsuz, ebedilîk, son suzluk, I, 44; II I, 65, 378 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
BÂKİ — Ebedî, dâimî. Sonu gelmez. Ölmez. * Sonsuz. * Cenab ı Hak. * Artan. Geri kalan. * Bundan başka.(Madem beka, Bâki i Zülcelâl e mahsustur ve mâdem Bâki nin esması bâkiyedir ve mâdem Bâki nin âyineleri Bâki nin rengini, hükmünü alır ve bir nevi… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
EBEDİYYEN — Ebedî olarak, ilel ebed. * Hiç bir vakit, hiç bir zaman … Yeni Lügat Türkçe Sözlük